Bugün bir sokak röportajı yapsak ve “Türkiye’nin en büyük problemi nedir?” diye sorsak muhtemelen benzer cevapları alırız: Liyakatsizlik, adaletsizlik, emek hırsızlığı, nepotizm, haksızlık, ahlaki çöküntü…
Toplumsal çürümenin önce bireyden ve aileden başladığını, halka şeklinde dalga dalga büyüdüğünü geçmiş tecrübelerimizden bilmemize rağmen, günümüzde de bu yozlaşmaya ne ülkemizde ne de dünyada engel olamıyoruz. Aslında bu çürümeye ve ahlaki erozyona sebep olan güruh azgın bir azınlık. Çok olan, etkili olabilecek kadar fazla olan iyi, erdemli ve ahlaklı insanlar. Dünya da bu kadar kötülüğe rağmen bu iyi insanların sayesinde ayakta duruyor ve direniyor.
İşte sevgili Miandji’nin son kitabı “Saklı Asa” bu gerçeği, genç bir çocuğun bilge bir sahaf ile yaşadığı hikaye ile okurlarına aktarıyor.
Belki ayrıntı olacak ama kitap yorumum için önemli bir detayı anlatarak başlamak istiyorum. Şirvan Hoca hikayeyi bana telefonda anlatırken ilk izlenimim şu olmuştu. Evet yine felsefi sorgulamaların, değerlerin yoğun işlendiği bir “Miandji Klasiği” ama dinledikçe bir Netflix dizisi kadar iyi işlenmiş kurgu, merak ve betimleme hissetmiştim. Kurgu olarak yerli bir Harry Potter izlenimi vermişti ilk anda. Tabii ondan daha dolu felsefik bir sorgulama ve anlam yüklü bir kurgu…
Hikâyede içinde şifreler olan ve o şifrelerle sihirli bir asaya ulaşmak isteyen bir genç, sahafçı ile yakınlaşarak dostane bir yolculuk yaşar. Bilge sahafçı içinde okuma ve merak duygusu olan bu genci çok sever. Hem dükkanının, hem evinin hem de gönlünün kapılarını ardına kadar açar. Genç, kitabı koca sahaf dükkanında ararken farkında olmadan sahafçı ve sahafçının eşiyle de zihnini besleyen, hayatı sorgulatan ufuk açıcı sohbetlerde bulunur. Onların tecrübelerinin süzgecinden geçen yaşanmışlık özlerini alır.
Genç, uzun soluklu bu sihirli asayı bulma yolcuğunun sonunda aslında aradığı kitabın dükkân, asanın da kendi içindeki ruh olduğunu anlıyor. Bizlere de umudu ve cesareti dışarda değil kendi beynimizde ve kalbimizde aramayı öğretiyor.
Yüzlerce anlamlı sözü barındıran kitap her cümlede kendi içimizde bir hayat sorgulaması yaratıyor. Çocuk edebiyatında özellikle de felsefe içerikli eserlerde kendine has bir dili ve tarzı olan Şirvan Hoca bu eseriyle de kitabı bir solukta okuyup hayatımızı check etmemize vesile oluyor.
Kitapta her üniversiteli Anadolu çocuğunun yaşamından da izler var bu arada. Hatta yazarımızın hayatından da minik izler görmedim değil ?
Bazı sözler vardır uzun uzun analiz yazısına bedel olur. Kitaptan oldukça etkileyici ve kitap hakkında ipucu veren bazı sözleri paylaşmak istiyorum.
“Yazar bir kitabı ne için yazar? Yazmasaydı ne olurdu? Yazdıktan sonra neler değişti?”
“İyi insan olmak iyi meslek sahibi olmaktan önce gelir.”
“Cehaletle güç ateşle baruta benzer.Asla yan yana gelmemeli yoksa felaket olur.”
“Vazgeçersen kaybedersin, vazgeçmezsen ya kazanırsın ya kaybedersin. Ama kazananlar hep vazgeçmeyenlerin içinden çıkar. Dünyayı vazgeçmeyen insanlar yönetir.”
“Kapak kitabın içeriğini etkilemez. Aynısı insanlar için de geçerlidir. Zarf mazrufu etkilemez.”
“Malın kalitesiyle malı üreten insan kalitesi arasında ilişki vardır.”
“Eğer yazar kitaba canından bir parça koyabildiyse o kitap ölmez.”
“İnsan olgunlaşınca sorumluluk almaz, sorumluluk alınca olgunlaşır.”
“Fırtınaya karşı koyan ağacın köküdür, bu yüzden insan için derinleşmek yükselmekten önce gelir.”
İnanın o kadar çok özlü, anlamlı, düşündürücü ve bizi kendimizden geçiren söz ve cümle var ki… Hepsini yazmaya kalksam kitabın tamamını yazacağım muhtemelen ?
İçinde bir sürpriz de barındıran kitapta okurlar şifreli harfleri bularak kitabın mesajına ulaşıyor. Bu da oldukça yaratıcı, heyecan verici ve dikkat gerektiren bir etkinlik olarak göze çarpıyor.
Kalemine, aklına ve yüreğine sağlık sevgili Anooshirvan Miandji. Bu vesile ile Bilgi Yayınevi’ne de Miandji’yi çocuk yazınına armağan ettiği için ayrı bir teşekkür…